3. Yaklaşık yüz senelik bir devrede yaşanan bu gelişmelerle meydana gelen alışkanlıklar birkaç nesilde devam edebilmiştir. Bir kültür haline getirilmek istenen bu alışkanlıkların kısa devrelerde terk edilmesini beklemek ve düşünmek doğru (gerçekçi) olmaz. Bu hususun bilinmesi ve kabul edilmesi gerekir.
Ayrıca, bazı alışkanlıkların fazilet ve maharet olarak kabul edildiği, bu anlayışla ve bu inançla yapıldığı da dikkate alınmalıdır. Bazı alışkanlıkların ise meslek ahlakı haline getirildiği, kazanç artırıcı bir sebep olarak görüldüğü de unutulmamalıdır.
Akıl ve vicdanın kabul edemeyeceği vahşet içeren büyük zulüm ve haksızlıkların da erkeklik alameti olarak nazara verildiği bilinmektedir.
İnanç sahibi insanlar arasında dinin men ettiği ve yasakladığı bazı fiillerin, hizmet gerekçesi ile yapılabildiği dikkate alınmalıdır.
Yanlış ve zararlı şeyler bir tohum misali zaman tarlasına ekilmiş, sonra ağaç haline gelmiş, bu ağaçların saçtığı yeni tohumlar yeni yeni ağaçların yetişmesine ve yeni tohumların saçılmasına zemin hazırlanmıştır. Konu bu şekilde düşünülmeli ve çareler aranmalıdır.
Misaller vermek ıstırap sebebi olmaktadır. Konunun önemi sebebi ile birer örnekle iktifa edeceğiz. Yaşanan hayatta onlarca örnekler mevcuttur.
- Yalan söylemek, aldatmak, taahhütleri yerine getirmemek sureti ile menfaat ve kazanç sağlamak, maalesef maharet ve meslek ahlakı haline getirilerek yerleştirilmiştir.
- Aile içi şiddet ve zulüm, silah ve tehdit ile gasp, erkeklik alameti olarak gösterilmiştir.
- Yalancı şahitlik, şantaj ve tehdit ile bir şeyi yaptırmak veya menfaat sağlamak, hizmet gayesi ile mubah olarak kabul edilebilmiştir.
- İhalelerde usulsüzlük ve özel himayelerle kazanç sağlamak, devlet imkanlarından haksız kazançlar elde etmek, hukuk düzeninde haksız kararlar aldırmak büyüklük ve kuvvetlilik ölçüsü olarak benimsenmiştir.
Savaşa giderken düşman topraklarındaki ekinlere zarar vermemeye dikkat eden bir kültürle yetişenlerin torunları, kendi kardeşlerine böyle mukabelelerde bulunabilir hale gelebilmiş veya getirilebilmiştir.
Ekili alanlara zarar vermemeyi, bedelsiz meyve ve sebze toplamamayı, yaralı düşman askerine gerektiğinde yardım etmeyi, muhtacı, zayıfı, kadını ve çocuğu korumayı sağlayan bir kültürü beğenmeyenler, getirdikleri ve yerleştirmek istedikleri kültürle aldatmayı…
Haksızlığı, zulmü, soygunu maharet hâline getirmede başarılı olabilmiştir.
4. Doğruların kabulü, yanlış ve zararlı şeylerin terk edilmesini sağlamakla mükellef olanlar ve bu hizmetlere talip olanlar için tavsiyemiz şudur:
- Muhatap olurken münakaşa, iddialaşma ısrar ve baskıdan mutlaka kaçınılmalıdır. Bu şekildeki konuşma ve hareketle netice alınamayacağı bilinmelidir. Bu şekilde muhatap oluşlarda konuşmalar zorlaşır, inatlaşma hâline gelir. Münasebetlerin devamlılığı sağlanamaz ve kaçış başlar.
- Kolay ve etkili olan hitap tarzı:
- Güler yüzle konuşmaktır. Muhatabın seviyesine göre güzel sözlerle konuşmayı devam ettirmektir, gerektiği kadar iltifatta ve ikramda bulunmaktır.
- Muhatabın tepkilerine sabır ve anlayışla mukabele edilmeli, konuşmalarda devamlı yumuşak üslup kullanılmalı, uzun konuşmalardan kaçınılmalıdır.
- Sual ve cevap şeklinde karşılıklı konuşmalar tercih edilmeli, fikirler gerekçeleri ve faydalı neticeleri ile birlikte nazara verilmelidir.
Önemli bir husus da şudur:
Vazifelerin en iyi şekilde yapılması için gerekenleri yapanlar, müsbet neticeler için aceleci olmamalıdır. Ve ümitsizliğe düşmemelidir. Ümitle ve sabırla hizmetlerine devam etmelidir.
5. Doğruların ve yanlışların anlaşılmasını sağlamada şu metod tercih edilebilir:
Evvela doğru olanlar tespit edilip öğretilmelidir. Yanlışları öğrenerek doğruyu bulmaya ve anlamaya talip olunmamalıdır. Bu, zaman israfına sebep olur.
Ancak, faydalı ve zararlı şeylerin öğrenilmesinde evvela zararlı şeylerin öğrenilmesi ve öğretilmesi tercih edilmelidir. Zararlı olanların bilinip terk edilmesi ile zararlardan korunmuş olunur ve fayda sağlanır. Faydalı olan öğrenilmeden de zarardan kurtulma sağlanır.