2 Düşünme, akıl dairesinde vücut bulur, şekillenir ve gelişir. Akıl dairesi düşünmenin üretim merkezi olarak görülmelidir. Düşünmenin şekillenip gelişmesinde akıl tek başına müessir olamaz. Bunun bilinmesi şarttır. Diğer hayat dairelerinin de düşünmenin şekillenmesinde ve gelişmesinde tesirleri vardır ve ömür boyu bu etkiler azalarak veya çoğalarak devam eder. İnsan’da hangi hayat daireleri hükmediyorsa, akıl o hayat dairelerinin hakimiyetine tabi olur. O hayat dairelerinin isteklerine ve ihtiyaçlarına göre, düşünme faaliyetini devam ettirir. İnsanda var olan hayat daireleri iki saf halinde bulunurlar. Bu iki safı rakip iki ordu şeklinde tasavvur etmek gerekir. Bu iki ordunun kendi içinde sınıfları veya bölümleri vardır. Bu iki…
Yazar: Can Ahmet Akten
Bu çok önemli konuyu genel olarak tahlil edeceğiz. Bölümler halinde yapacağımız tahlillerde bazı hatırlatma ve tavsiyelerde bulunacağız. Yaşayarak öğrendiklerimizden bize göre önemli olan bazı tespitlerimizi belirteceğiz. Gayemiz, bu çok önemli konunun farklı cihetleri ile değerlendirilmesini kolaylaştırmaktır. Bu konuda yapılmış olan büyük yanlışlıkları bazı örnekleri ile dikkatlerinize sunacağız. Muhtemel neticelerini sizlere hatırlatacağız. Bize bahşedilen hayat devresinde gördüklerimizi ve tespitlerimizin çok az bir kısmını sizlerle paylaşacağız. Diğer konularda olduğu gibi bu konuda da uzman kişileri muhatap olarak düşünmeyeceğiz. Halkın ihtiyaçlarını ve durumu dikkate alarak gerekli gördüğümüz konularda kısa tariflerle yetineceğiz. Düşünme’nin hayattaki önemini düşündürmeye vesile olabilirsek, düşünmenin ufuklarını genişletebilirsek ve düşünmede bir…
İman, amel ve ilim, insanı günahlardan ve kötülüklerden korur. İman, ilim ve amel sahibi olanlar, nefsin ve şeytanın tahriklerine kapılıp bazı zulümleri nasıl devamlı yapabilirler? Soru birçok farklı ifadelerle sorulmaktadır. İki misal vererek cevabımızı açıklayacağız: 1. Profesyonel yüzücülerin bile yüzme konusunda güç ve kuvvetlerinin bir sınırı vardır. Bu kişiler büyük ve şiddetli dalgaların devamlı olduğu büyük denizlerin kıyıdan çok uzaklarında yüzmeye tek başlarına gitmezler. Bir tekne ile bazı yardımcılarla ve koruyucuların kontrolü altında yüzmeye devam edebilirler. Yorgunluk ve tehlike hallerinde yardımcıların desteği ile korunurlar ve tekneye alınarak hayati tehlikeyi atlatabilirler. Tek başlarına büyük ve azgın dalgalarla mücadele edenler, bunu ancak…
5- Bu sorunun cevabını yıllardan beri düşünüyoruz. Acizane tespitlerimizi çok kısa olarak ifade edeceğiz.Din ve ibadet çok eksik anlatılmıştır.Birçok yanlışlar da din ve ibadet konulu sohbetlerde nazara verilmiştir ve insanlarımızda yerleştirilmiştir. Şimdi bu tespitimize birkaç delil sunalım: İslam dininin tebliğcisi, vahiy ile terbiye edilmiş olan en yüksek ahlak sahibi Peygamber Efendimiz’in bu konulardaki sözlerine bakalım. Din muameledir, diyor. İki kelime, fakat en güzel ve en doğru ve eşsiz bir tarif yapıyor. Müslüman tarifini de farklı şekillerde yapma gereğini duymuştur. Müslüman; İnsanların, elinden ve dilinden emin olduğu kişidir. Seven ve sevilendir, sevmeyen ve sevilmeyende hayır yoktur. Anlaşan ve anlaştırandır. Mü’min yalan…
Bu üç konunun iman edenlere ve diğer inanç sahiplerine gereği şekilde anlatılamaması ve eksik anlaşılması birçok konudaki tekâmülümüzü menfi etkilemiştir. İtham ve tenkit maksadı ile değil, tekâmülümüze mani olan, bizleri tekâmülden mahrum bırakan önemli bir sebebin anlaşılmasını ve kabul edilmesini sağlamak için bu konuyu değerlendirmek gerektiğine inanıyorum. Bu konuyu yaklaşık kırk seneden beri muhtelif şekillerde sevdiklerimize nazara vermişiz. Yüzlerce sohbette farklı tahliller yaparak konunun öneminin anlaşılması için gayret etmişizdir. Bu çok önemli konuyu kısaca tahlil edeceğiz. Gayemiz konuyu akla yaklaştırmak ve konunun düşünülmesini kolaylaştırmaktır. Başka bir gayemiz yoktur. Kırk senedir bu konuyu her düşünmemizde ve her sohbetimizde ıstırap duymuşuzdur. 1️.Din;…
Şanlı tarihimiz kahramanlık destanlarıyla doludur. Ecdadımız, i’lâ-yi kelimetullah için nice beldeleri ve gönülleri fethetmiştir. İslam’ın izzetini, Müslümanların haysiyetini ve mukaddes değerlerini müdafaa etmek için canından, cananından, bütün varından vazgeçmiştir. Ancak tarihin hiçbir döneminde özgürlüğünden ve bağımsızlığından ödün vermemiştir. Zulme rıza göstermemiş, zalime boyun eğmemiştir. İşte, bundan tam 107 yıl önce kazandığımız Çanakkale Zaferi de, Rabbimizin lütuf ve inayeti, milletimizin iman, cesaret ve fedakârlığıyla verdiği eşsiz bir imtihanın, çetin bir mücadelenin adıdır. Annelerin dualarıyla cepheye koşan, vatanı uğruna canından geçmeyi canına minnet sayan kınalı kuzuların, dünya durdukça unutulmayacak destanıdır. Çanakkale, zulmün ve küfrün her türlü imkân ve silahına karşın, iman dolu…
BASIN VE MEDYAYA DÜŞEN GÖREVLER Milli menfaatler, ülkenin selameti ve birlik beraberliğin sağlanması, yayın ilkesi haline getirilmelidir. Milletin kasıtlı, yanlış ve zararlı neşriyatlardan ve programlardan korunması; doğru ve faydalı bilgiler edinmesi için özel programlar hazırlamayı gaye edinmelidir. İdeoloji mücadelesi verenlere alet olmamalıdır. Fikirlere ve düşüncelere hakkaniyet ölçülerine uygun şekilde yer vermelidir. 7 Doğrular ve yanlışlar, faydalı ve zararlı şeyler, yaşanarak, tecrübelerle öğrenilir. Geri kalmış toplumlarda ve ülkemizde ekseriyetle bu şekilde öğrenmeler sağlanır. Yüksek maliyetli bir öğrenme şekli olmasına rağmen maalesef devam ettirilmektedir. Kayıplarla, zararlarla elde edilen tecrübeler ve bilgiler kalıcı tesirler meydana getirdiği için bir teselli olarak zararların etkilerini hafifletmektedir.…
6. doğruların ve yanlışların faydalı ve zararlı şeylerin öğrenilmesinde toplumun bütün kesimleri farklı sorumluluklar taşımaktadırlar. Her birimin vazife ve sorumlulukları çok farklıdır. Her birinin vazifelerini layıkı ile yapması halinde bu tehlikeden kurtulmamız mümkün olabilir. Bunun için iki neslin çok iyi yetiştirilmesi şarttır. Bu hizmetlere öncelik verilmelidir. En iyi şekilde ifa edilmesi için azami ihtimam gösterilmelidir. Masraflardan kaçınılmamalıdır. Maliyet sebebi ile ihmal ve gecikme yapılmamalıdır. Bu müessese olarak azami fedakarlık gösterilmelidir. EN BÜYÜK, EN ÖNEMLİ SORUMLULUK DİYANET İŞLERİ BAŞKANINA AİTTİR En kısa ifade ile dinimizin hayatı tanzim eden emirlerinin ve tavsiyelerinin kolay anlaşılmasını sağlayacak hutbeler ve vaaz konuları hazırlanarak bütün camilerde…
3. Yaklaşık yüz senelik bir devrede yaşanan bu gelişmelerle meydana gelen alışkanlıklar birkaç nesilde devam edebilmiştir. Bir kültür haline getirilmek istenen bu alışkanlıkların kısa devrelerde terk edilmesini beklemek ve düşünmek doğru (gerçekçi) olmaz. Bu hususun bilinmesi ve kabul edilmesi gerekir. Ayrıca, bazı alışkanlıkların fazilet ve maharet olarak kabul edildiği, bu anlayışla ve bu inançla yapıldığı da dikkate alınmalıdır. Bazı alışkanlıkların ise meslek ahlakı haline getirildiği, kazanç artırıcı bir sebep olarak görüldüğü de unutulmamalıdır. Akıl ve vicdanın kabul edemeyeceği vahşet içeren büyük zulüm ve haksızlıkların da erkeklik alameti olarak nazara verildiği bilinmektedir. İnanç sahibi insanlar arasında dinin men ettiği ve yasakladığı…
İkinci grup beş sebep şöyle gelişti ve yerleşti: – Bilhassa hislerin kuvvetli ve hakim olduğu doğu bölgelerinde ve ülkemizde tarafgirlik gelişti ve geliştirildi. Tarafgirlik, insanımızın aklından istifade etmesine mani oldu. Tarafgirliğin kuvvetlenmesi nisbetinde insanlar doğru düşünemez hale geldiler. Muhakemelerini ve vicdanlarını kullanamadılar. Taraflar oldukları grubun düşünce ve tercihlerine göre yaşamak mecburiyetinde kaldılar. Tasvip etmese bile bunu devam ettirdiler. Farkında olmadan tarafgirlik sebebi ile yanlışları ve zararlı fikirleri ve zararlı davranışları savundular ve bunların yerleşmesinin, kabul edilmesinin mücadelesini verir hale geldiler. Böylelikle tarafgirlikle yanlış ve zararlı şeylerin doğru gibi kabul edilip yerleşmesine sebep oldular. Ülke yönetiminde liderlere kurtarıcı gözü ile bakıldı.…