- Rakipleri tahrik etmek, aleyhlerinde konuşmak, rencide etmek, onlarla münasebetleri kesmek yanlıştır. Doğru olan; onlarla görüşmeleri devam ettirmek, müşterek menfaatlerde birlikte hareket etmektir.
- Rahatsız edici davranış ve konuşmalara muhatap olunca “bu nasıl insan” gibi aşağılayıcı ifadeler kullanmak yanlıştır. Doğru olan; “Allah bizleri bu halden korusun” diyerek dua etmektir.
- Beddua etmeyi alışkanlık haline getirmek büyük yanlıştır. Doğru olan; “Allah ıslah etsin” diye dua etmektir. Bu yapılamıyorsa Allah’a havale etmektir.
- İhtilaf konularında kendini haklı, muhataplarını haksız görme alışkanlığı yanlıştır. Doğru olan; ihtilaf konularında evvela kendi kusur ve yanlışlarını aramak ve düşünmektir.
- Her dilenciye yardım etmek yanlıştır. Dilenciliğin meslek haline gelmesini teşvik etmektir. Doğru olan; hakiki ihtiyaç sahiplerini bulup onlara yardım etmektir.
- Kim olursa olsun söze ve beyana dayalı ortaklık kurmak yanlıştır. Doğru olan; ortaklık esaslarını yazılı hale getirip iki şahidin imzası ile tasdik edip sonra işe başlamaktır.
- İnandırıcı olmak veya inanmaya zorlamak için yemin etmek ve yemin etmeyi alışkanlık edinmek yanlıştır. Doğru olan; güvenebilirsin, emin olabilirsin gibi tabirler kullanmak ve gerekirse kefil göstermek, güvenilir insanlardan bilgi almasını temin etmektir.
- Aşırı iltifat eden, devamlı metheden, gereğinden fazla alaka ve hürmet gösteren insanlarla dostluk kurmak ve bu kişilerle birlikte olmayı alışkanlık haline getirmek yanlıştır. Doğru olan; bu gibi kişilerle münasebetlerde tedbirli ve dikkatli olmaktır. Fazla yakınlaşmamaktır.
- İkaz ve tavsiyelerde bulunan, gerekli hallerde tenkit edebilen insanlardan rahatsız olmak, uzaklaşmak yanlıştır. Doğru olan; bu insanlara değer vermek, onlarla yakınlaşmak, onlardan istifade edebilmektir.
- Çok nasihatlerde bulunmak, devamlı ikaz etmek, devamlı müdahalelerde bulunmak yanlıştır. Doğru olan; gerekli şeyleri uygun zamanlarda, gerektiği hallerde kısa ve öz konuşmalarla hatırlatmaktır. Örnek hareketlerle etkilemektir. Sözden çok hal ve davranışlarla nasihat etmektir.
- İnsanları tanımadan, kabiliyetlerini ve vasıflarını bilmeden onlara vazifeler vermek yanlıştır. Doğru olan; onları tanıdıktan sonra yapabilecekleri şeyleri onlara vazife olarak vermektir.
- Başarılı olamayan kişilere, başarılı olanları nazara vererek teşvik etmek yanlıştır. Doğru olan; başarılı olamama sebeplerini anlayacakları şekilde izah edip kabul etmelerini sağlamaktır.
- Tavsiye, nasihat ve ikazlardan rahatsız olan kişilere böyle davranmada ısrar etmek, nasihatlerden onları bıktırmak yanlıştır. Doğru olan; böyle kişileri özel mizaç sahibi kabul edip onların sorularına cevap vermekle yetinmektir.
- Meşveretlerde, kendi kanaatini kabul ettirmek için ısrar etmek ve bunun mücadelesini vermek yanlıştır. Doğru olan; fikirlerini gerekçeleri ile izah etmekle iktifa etmek ve meşverette alınan karara tabi olmaktır.
- Her muvaffakiyeti kendine mal etmek, başarılılarıyla övünmek ve gururlanmak yanlıştır. Doğru olan; başarıları birlikte çalıştığı arkadaşlarına mal etmektir. Muvaffakiyeti Allah’ın bir lütfu ve ikramı olarak görmek ve göstermektir.
- Her konuda ve her yerde cesaret göstermek yanlıştır. Doğru olan; gerekli hallerde bilgi ve tecrübeye istinaden cesaret göstermektir. Cesaret, korunma amaçlı olmalıdır.
- İmkânların müsait olması hallerinde bile ihtiyaçları artırmak yanlıştır. Doğru olan; huzur ve rahatlık için ihtiyaçları azaltarak yaşamayı alışkanlık haline getirmektir.
- Çocukların her isteğini yerine getirmeyi şefkat ve muhabbet sebebi olarak görmek ve kabul etmek yanlıştır. Doğru olan; onlara gerekli ve faydalı olanları almak, gereksiz ve faydasız ve zararlı olanları istemelerini terk ettirmektir. Hakiki muhabbetin bu olduğuna inanmaktır.