11. Halinden şikâyet eden insan, nail olduğu nimetleri göremez ve bu nimetlerden lezzet alamaz. Halinden şikâyet etme hali terk edilmezse, artarak devam eder. Artan şikâyetler insanı şükürsüzlüğe götürür. Zamanla insan şükredemez hale gelir. Bazı hallerde dil ile şükretse bile akıl, kalp ve latifeleri ile şükredemez.
Şükürsüzlüğün devamı, insanı nankörlüğe sürükler. Nankörlük huzursuzluk sebebi olur. Nankörlüğün devamı, mahrumiyet cezasının çekilmesini netice verir.
Şükür hali nimetlerden lezzet almaya vesile olur.
Şükrün devamı, nimetlerin muhafazasını ve artmasını sağlar.
Şükrün akıl, kalp, ruh, vicdan ve latifelerin tasdiki ile artarak devamlı şekilde yapılması ise manen tekâmüle vesile olur. Kulu Rabbine yakınlaştırır.
12. Kuvvetini, servetini, makamını ve yakın çevresini dikkate alarak kendisine güvenen insanda güven duygusu artarak devam eder. Kendine güven duygusunun artması nispetinde insanda hata ve yanlışlar da çoğalır. Bu duygu insanı Allah’ın rahmetinden ve himayesinden mahrum bırakır. Bu hali devam ettirenlerde güvenin artması nispetinde mahrumiyetler, kayıplar ve zararlar görülmeye başlar. Bunlar, takdir edilen cezanın tecellisi olarak görülmelidir.
İnsan, aczini ve fakrını hissettiği nispette dikkatli ve tedbirli olur. O insanda iltica artar ve dua etme ihtiyacı çoğalır. Bu insanlar Allah’ın rahmetine nail olurlar ve Allah’ın himayesi altında yaşarlar.
Bu husus hatırlanması ihmal edilmemelidir.
13. Fayda sağlayan şeyler safîleştikçe hacmi küçülür, fakat değeri artar; sulandırıldıkça mahiyeti değişir, hacmi büyür, fakat değeri azalır.
Aşırı sulandırılması halindeyse aslını ve özelliklerini kaybeder.
Mesela; yoğurt mevcut hali ile faydalıdır. Yoğurt değeri ile alıcı bulur ve tercihen alınabilir. İçindeki su süzülerek alınırsa saf iyileşir, miktarı azalır, fakat değeri artar. Süzme yoğurt haline gelir ve özel olarak tercih edilir.
Yoğurt sulandırılırsa mahiyeti değişir, ayran olur, miktarı artar, ancak değeri azalır.
Yoğurt aşırı sulandırılırsa aslını ve vasfını kaybeder. Rağbet bulmaz, kullanılmaz.
Süt ve pekmez gibi gıdalarda da benzer durumlar görülür. İnsanlar için de böyle düşünülmelidir.
Madenler ve altın gibi değerli cevherler dede aynı kanun, hükmünü icra eder.
14. Kıskançlık duygusu insanın düşünce şekline göre gelişir. Kıskançlık sebebi olabilecek halleri düşünmemek de mutlak fayda vardır. Böyle yapmayanlar, başkalarına nasip olanları devamlı düşünenler, kıskançlık duygularını beslemiş ve geliştirmiş olurlar. Bu duygu geliştikçe insanı daha fazla etkiler. Onu akıl ve muhakemesinden istifade edemez hale getirebilir. İnsan farkında olmadan kaderin takdirine isyan eder duruma düşer.
İnsan kıskançlık ateşini kendisi arttırır. Bu ateşin azabını çekmesine ve hissetmesine rağmen bu ateşten kurtulmanın gereklerini düşünemez ve yerine getiremez. Bu ateşin meydana getirdiği Istıraba tahammülü tercih eder. Kader’e rıza göstermemenin, ilahi takdire isyanın cezasını dünyada çekmeye başlar.
15. Az’a kanaat edebilen insan, mevcutla yetinebilir. Tasarrufu benimser. İsraftan kaçınır. Kazancında bereketlenme görülebilir. Bu kişiler şükrederek yaşama nimetine nail olurlar. Huzurla yaşayabilirler.
Az’a kanaat edemeyenler mevcutla iktifa edemezler. Hırslarının tahriklerine kapılırlar. Nail oldukları nimetleri çok kereler göremezler. Şükür yerine şikâyet etmeye alışırlar. Hayatlarında ekseriyetle şikâyet hali hâkim olur. Birçok nimetlere nail olmalarına rağmen elde edemediği şeyleri düşünerek huzursuz olurlar. Nail oldukları nimetlerden lezzet alamazlar.