1. Muhataplarımızın mukabelelerini, niyetlerimizin, hareketlerimizin ve konuşmalarımızın şekillendirdiğini devamlı hatırlamalı ve kabul etmeliyiz.
İnsanların mukabelelerini iyileştirmek veya düzeltmek için;
Evvela, o kişilere karşı iyi niyetle muhatap olmak şarttır. Kötü niyetlerle muhatap olunması halinde insanlara müessir olmak, o insanı kazanmak veya ıslah etmek, bize karşı olan rahatsız edici davranışlar ve konuşmalarını düzeltmek çok zorlaşır. Niyetimizi iyileştirmeden, bazı tedbirlerle sağlanacak müspet gelişmeler kalıcı ve devamlı olamaz. O kişilerin kalplerinde ve ruhlarında, bize karşı olan güvensizlik ve endişeleri düşüncelerini şekillendirir.
Sonra; insanları rahatsız edebilecek üsluptan mutlaka kaçınılmalıdır.
Daha sonra; insanlara güler yüzle muhatap olunmalı, şefkatle yaklaşılmalı ve kendilerine yardımcı olunmalıdır.
Nihayetinde; insanların olumlu vasıfları tespit edilmeli, iyi taraflarından insanlara yaklaşılmalıdır.
Şu hususlardan da mutlaka kaçınılmalı, varsa terk edilmesi için gayret gösterilmelidir:
– İnsanları hor ve hakir görülmesi
– Kusur ve yanlışlara sert tepkiler verilmesi
– Münakaşa ve iddialaşma şeklinde konuşulması
– Özür dilemelerini kabul edilmemesi
2. İnsanlar, ihtiyaç duydukları şeyleri alaka gösterirler. İhtiyacın şiddeti, ilgiyi arttırır.
İnsanların ilgi duymadıkları şeylerle meşgul olmaları devamlı olamaz. Bıkkınlık ve sıkıntı duyarak çalışanlardan başarı beklenmemelidir. Baskı ve ısrar ile bu kişilerden fayda sağlanamaz.
Meşguliyetlerde devamlılık ve verimlilik elde edebilmesi için o işin sevilerek, istekle yapılması şarttır.
İhtiyaç veya zaruretler sebebi ile sevmediği bir işi yapan kimse tekâmül edemez ve ilk fırsatta o işten ayrılır.
Bir işte başarı ve devamlılık için;
– O işin sevilmesi, şevkle ve heyecanla yapılması
– O işi yapmaya, kabiliyetlerin müsait olması ilk iki şarttır
Bu iki şart devamlı aranmalı ve hatırlamalıdır.
3. Kişilikler, görülemeyen kabiliyetler, gizlenen hareketler ve özel vasıflar;
– Makam ve servet sahibi olunca
– Zaruretler ve ızdırar hallerinde
– Menfaat çatışmalarında
– Feragat ve fedakârlık gerektiren hallerde
– Sıkıntıların artması durumlarında anlaşılır, görülür ve saklanamaz
Bu hallerde görülenler o kişinin gerçek vasıflarıdır.
4. Kötü ahlak sahibi ve imandan mahrum bırakılmış kişiler bile, hor ve hakir görülmemelidir.
Bu durumdaki kişilere Şu hakikatler dikkate alınarak nazar edilmelidir:
– Bu kişiler insan olarak yaratılmaya layık görülmüşlerdir. Layık gören Allah’ın celle celalühu takdirine hürmet gerekir.
– Allah celle celalühu bu durumdaki kullarını muhatap alıp onları Kur’an-ı Kerim lisanı ile hidayete davet etmektedir.
– Bu insanların rızıklarını Allah takdir etmekte ve rızıklarını kesmemektedir.
– Bu durumdaki kişiler, Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi vesellem) ümmeti olmaya namzettirler. İslam’ın potansiyel adaylarıdır.
– Bu kişilerin hidayetlerine vesile olmaya çalışmak, iman sahiplerine tevdi edilmiş bir vazifedir. Bu vazifeyi ifa edemeyenler, onların ıslahları için dua etmeyi tercih etmelidirler.
“ ben de bu durumda olabilirdim” diye düşünerek nail olunan hidayet nimetine şükredilmelidir. Bu çok değerli nimetin kıymeti bilinmeli ve vecibeleri yerine getirilmelidir.
– İman, güzel ahlak ve farklı kabiliyetler gibi nimetlerin bir bedel karşılığı alınmadığı, Allah tarafından verildiği ve bu nimetlerden kişinin hesaba çekileceği bilinmeli, bundan mahrum olanlara ölçülü davranılmalıdır.
Şayet böyle düşünemiyorsak kanaatlerimizi ve düşüncelerimizi yeniden bir tahlile tabi tutmalıyız.
5. Kusurlarını ve yanlışlarını gören, kabul eden ve tekrarını önlemeye çalışan insan tekamül eder. Kusur ve yanlışlarından müteessir olup özür dileyen insan alaka ve himaye görür ve olgun bir kişi olarak kabul edilir.
Kendi kusuru ve yanlışlarını göremeyen ve kabul edemeyen insan, başkalarının kusuru ve yanlışlarını aramayı ve konuşmayı alışkanlık haline getirir.
Bu insan, kendini farklı görmeye başlar. Herkesten üstün olduğuna inanır. Fikirlerini icraatlarını ve kararlarını devamlı savunur ve anlatır. Bunu ihtiyaç haline getirir. Devamlılık, zamanla bağımlılığı ortaya çıkarır. Anlatma ve konuşma azalınca huzursuzluk duyar. İçki, sigara ve uyuşturucu alışkanlığı misali depresif etkiler meydana gelir.
Bu tehlike, her insan için mevcuttur. Böyle bir tehlikeden korunmak için NEFS’in mahiyeti, özellikleri ve zararları öğrenilmelidir. Nefsin tahriklerinden korunmanın çareleri tespit edilmeli ve gerekleri yerine getirilmelidir.
Bunlara dikkat edenler, tedbirler alıp icra edenler, tehlikelerden korunmuş olurlar, huzur bulurlar, rahat ederler, tekâmüllerini kolaylaştırırlar. Bunları yapamayanlar nefislerini tanıyanlar kendilerini tehlike içinde yaşıyor kabul etmelidirler. Yaşlandıkça tehlike artar ve tedbir zorlaşır.