1.MAKALE; KAZANANLAR KAYBEDENLER
İki kelimelik bir başlık. İki kelime olmasına mukabil, hayatın her devresinde ve her faaliyet alanında binlerce konularda ve yüz binlerce insanın meşgul olduğu ve milyonlarca kişinin de merakla takip ettiği meşguliyetlerin neticesi olmasını dikkate aldık ve bu sebeple tercih ettik.
Bu iki kelimenin hayatta girmediği konular çok azdır. Bütün spor dallarında, her türlü yarışmalarda, her türlü faaliyetlerde, bütün yönetimlerde, her türlü rekabetlerde ve her türlü mücadelelerde kazananlar ve kaybedenler milyonlarca insan tarafından merak ve heyecanla takip edilmektedir.
Faydalı veya faydasız, gerekli veya gereksiz, mahiyetine bakılmaksızın yüz milyonlarca insan bu cazibe alanlarının içine girmekte; saatlerini, günlerini, aylarını ve yıllarını ve hatta bazıları ömürlerini bunlarla geçirmektedir.
Biz de; bütün insanlar için bilhassa iman sahibi olan insanlar için çok önemli olan, hayatın en önemli gayelerinden biri olması gereken bir konuda kaybedenleri – kazananları tespit etmeye çalıştık. Senelerimizi alan bu çalışmamızı çok kısa ifadelerle izaha gayret edeceğiz.
Hayat imtihanını kazananları – kaybedenleri kısa tariflerle göstermeye çalışacağız.
Her insan için çok önemli olmasına rağmen, bir spor müsabakası kadar bile merak ve heyecan meydana getirmeyeceğini, bir film dizisi kadar dikkatle takip edilmeyeceğini biliyoruz. Ancak emek mahsulü olan bu çalışmamızın insanlarımızın binde birine bile faydalı olmasını düşünerek yazacağız.
Araştırmalarımızda insanların ekseriyetinde görülenleri dikkate alıp doğru kabul ettik.
Ayrıca, faaliyet sonuçları veya hayatın belirli devrelerinin neticeleri dikkate alınarak tahliller ve tespitler yapılmıştır. Bu sebeple hayatın bir kısmında veya faaliyetin belirli devrelerinde tespitlerimizin zıddı olan durumlar görülebilir. Bunlar dikkate alınmamalıdır. Faaliyetlerin, hayat devrelerinin neticeleri dikkate alınmalıdır.
Doğru bilgilere ulaşmak için, yakinen tanıdıklarımızı, iş konularında ve mesleklerinde başarılı olmuş iş adamlarını ve şirketleri, inanç sahibi kişileri inceledik.
Hayırlı ve faydalı hizmetlerde bulunan cemaatleri, vakıfları ve müesseseleri de ihtiyaç kadar değerlendirdik.
Çalışmalarımız esnasında güvenilir meslek ve ihtisas sahibi dostlarımızın da fikirlerinden istifade edebildik.
Konumuzun kolay anlaşılmasını sağlamak için izahlarımızı bölümler halinde yapacağız.
A. Gençlik Devresinde Kazananlar – Kaybedenler
– Öğrenim ve eğitimini en iyi şekilde tamamlamak için gerekli çalışmaları yapanlar, gerekli tedbirleri alanlar, zorluklara ve sıkıntılara tahammül ederek tahsillerini tamamlayanlar..
– Talebe seviyesinde hayat yaşayanlar, iktisat ve tasarrufu tercih eden bir anlayışla talebelik hayatını devam ettirenler.
– Güzel ahlak sahibi ve başarılı arkadaşlar edinerek bu kişilerle dostluk kurabilenler.
– İhtiyaç duyulan din bilgilerini yeteri kadar öğrenenler ve dini vecibelerini yerine getirenler.
– Zamanını faydalı şeylerle değerlendirmeyi alışkanlık haline getirenler.
– En az bir yabancı dili rahat konuşur şekilde öğrenenler, mesleki konularda yabancı neşriyatı takip edenler.
– Disiplinli ve düzenli çalışmayı ve itaat etmeyi öğrenenler ve böyle yaşamayı alışkanlık edinenler.
– Yardımlaşmayı ve paylaşmayı hayatın gereği olarak kabul edip benimseyenler.
– İnsanlara faydalı olmayı gaye edinebilenler.
– Çevresi ve milleti için ideal sahibi olabilenler.
– Küçüklere şefkati, büyüklere hürmeti ahlak edinenler.
– Yaşının gereği sorumluluklar taşıyanlar ve sorumluluklarını şevkle, gayretle yerine getirebilenler.
-Gerektiğinde gerekli olan fedakarlıkları yapabilenler.
– İnsanlara külfet vermeden yaşamayı tercih edenler, ihtiyaçlarını karşılamak için çalışanlar.
– Gelir seviyesine göre yaşayanlar.
– Kabiliyetlerine uygun ve sevdikleri bir meslek seçip mesleğinde sabır gösterenler.
– İkaz ve tavsiyelerden rahatsız olmayıp bunlardan istifade edebilenler.
– Bilmediklerini sorup öğrenmeyi alışkanlık edinenler.
– Faydalı ve gerekli şeyleri okumayı esas alanlar, okumaya zaman ayırıp okuma alışkanlığı edinenler.
– Tertipli, düzenli ve temizliğin esas alındığı bir hayat yaşamayı tercih edip gerekenleri yerine getirenler.
– Konuşmaktan çok dinlemeyi tercih edebilenler.
– İnsanlarla iyi münasebetler kurabilenler.
– Gösterişli bir hayat yaşamaktan kaçınıp sade bir hayat yaşamayı tercih edenler ve bunda başarılı olabilenler.
– Güzel alışkanlıklar edinebilenler. Bu alışkanlıklarını devam ettirenler.
Bu konuların gereklerini yerine getirme derecelerine göre ömürleri boyu kazananlar veya kazanmaya namzet insanlar olarak huzur içinde yaşayabilirler.
Bu tespitlerimizin zıtlarını yaşamayı alışkanlık edinenler de kaybedenler olarak huzursuz ve sıkıntı içinde hayatlarından şikâyet ederek yaşarlar.
B. AİLE HAYATI devresinde kaybedenler;
– Evlilik kararı verirken, ahlak, kültür ve inanç gibi çok önemli konuları dikkate almadan, aile büyüklerinin tavsiyelerini dinlemeden, layıkı şekilde bilgi edinip yeteri kadar düşünmeden acele karar verip evlenenler…
– Evlilik hayatında eşlerine karşı sorumluluklarını, aile mükellefiyetlerinin neler olduğunu öğrenmeyenler ve bunların gereklerini yerine getirmeyenler, devamlı ihmal edenler, bunlara önem vermeyenler.
– Farklı inanç, farklı kültür, farklı düşünce sahibi kişilerle evlenmesine rağmen gerekli sabrı göstermeden eşinin ikaz ve tavsiyelerle kısa zamanda değişmesini bekleyenler
– Kendi düşünce ve alışkanlıklarına ve arzularına göre yaşamak isteyenler, aile fertlerinin her konuda kendisine tabi olmasını isteyenler ve bekleyenler..
– Eşinin öğrenim ve tekâmülü için zaman ayırmayanlar ve bunu bir mükellefiyet olarak görmeyenler, kabul etmeyenler.
– Ailevi konularda eşi ile konuşup müşterek karar alamayanlar. Buna ihtiyaç duymayanlar. Tek başına karar verip tatbik edenler. Eşinin makul fikir ve tavsiyelerini dikkate almayanlar.
– Eşinin hatalarını, yanlışlarını ve kusurlarını arayanlar, bunları konuşmayı alışkanlık haline getirenler, aile fertlerinin kusurlarını ve yanlışlarını devamlı konuşma mevzuu yapanlar.
– Rahatsızlıklarını ve sıkıntılarını yakınlarına anlatanlar, aile problemlerini gereksiz yerlerde ve gereksiz kişilerle konuşmayı alışkanlık edinenler..
– Halinden şikâyet etmeyi huy edinenler, sahip olduğu nimetlere bakmadan, basit meseleleri devamlı konuşup şikâyet konusu haline getirip büyütenler.
– Farklı düşünce ve alışkanlıklarında ve arzuların da ısrar ederek bunları ihtilaf konusu haline getirip aile içi dargınlıklarını devam ettirenler.
– Eşiyle inatlaşarak, iddialaşarak ve mücadele ederek arzuların tahakkukunu tahakkukuna çalışanlar ve bu halini devam ettirenler..
– Eşinin makul talep ve tavsiyelerini kabul etmeyenler, dikkate almayanlar ve yerine getirmeyenler..
– Aile içi ihtilafların konuşarak halline talip olmayanlar, ihtilafların giderilmesi için gerekli fedakârlıklar yapamayanlar, gerekli sabrı gösteremeyenler.
– İhtilaf konularını münakaşa, iddialaşma, öfke ve hiddet göstererek tartışmayı alışkanlık haline getirenler.
– Düşüncelerini ve taleplerini baskı ve tehdit ile zor ve şiddet kullanarak kabul ettirmek ve yaptırmak isteyenler..
– Aile fertlerinin ihtiyaçlarını gelir seviyesine göre karşılamayanlar, aile fertlerinin makul ve gerekli ve faydalı taleplerini ve ihtiyaçlarını imkanları müsait olmasına rağmen yerine getirmeyenler..
– Aile fertlerinin dini vecibelerini yerine getirmeleri için baskı ve şiddet uygulayanlar.. Dini ve vecibelerini yerine getirmeyen aile fertlerini hor ve hakir gören ve onları rencide edenler..
– Çocuklarına kötü örnek olanlar, menfi ve zararlı alışkanlıklarını ve davranışlarını çocukların önünde devam ettirenler..
– Çocukların bulunduğu yerlerde, çocukların önünde, eşiyle münakaşa ve kavga halinde tartışmaları devamlı yapanlar..
– Kendini; büyük, üstün ve haklı görüp aile fertlerine de böyle görünmek ve bunu kabul ettirmek isteyenler..
– Aile fertlerinin geleceklerini düşünmeyenler, gelecek ihtiyaçlarına göre çocuklarını yetiştirmeyenler.
– Çevrenin etkisi ile, taklit yoluyla ihtiyaçlarını belirleyenler, gereksiz şeylere ihtiyaç haline getirenler ve bunları tedarik için borçlananlar. Bu şekilde borçlanmayı alışkanlık haline getirenler.
– İktisat ve tasarrufu terk edenler, israfın hâkim olduğu bir hayatı yaşamaya devam edenler.
Aile hayatında bunları yapanlar cezaya müstahak kişi haline gelmiş olurlar.
Bu hallerinin seviyesine ve devamlılığına göre ömür boyu sıkıntılarla birlikte yaşarlar.
Sıkıntılarının sebebinin kendisi olduğunu düşünemeyen veya kabul etmeyenler için sıkıntılar artarak devam eder. Hayatları ıstırap ve çile içinde devamlı şikayetlerle geçer.
Sıkıntıların kendisinden kaynaklandığını görebilen ve kabul edenler ise pişmanlık ve tövbe durumlarına göre sıkıntılarını azaltabilirler. Ancak yine kaybedenlerin arasında yer alırlar.
Bu insanların ıstırapları ve sıkıntıları bir cezanın tecellisi olarak görülmelidir.
Kendi tercihlerinin ve amellerinin neticesinde takdir edilen bir cezadır. Böyle düşünülmeli ve böyle kabul edilmelidir.
Istıraplar ve çileler günahların affına vesile olursa bu da bir nimet olarak görülmelidir.